Günümüz dünyasında birçok meslek dalı, modern teknoloji ve sanayinin gelişimiyle birlikte dönüşüm geçiriyor. Ancak, bazı geleneksel zanaatlar ve el işleri, bu dönüşümün gerisinde kalıyor. Özellikle, kalfa yetiştirmek amacıyla çırak alacak ustaların sayısının giderek azalması, bu meslek gruplarının geleceğini tehdit ediyor. Usta Nuri Yıldız, yıllardır dökümcülük yapan bir zanaatkar olarak, eğitim vereceği çırak bulmada yaşadığı zorlukları ve mesleğinin evrimini aktarıyor. Nuri Yıldız, ustalarının deneyimlerini gelecek nesillere aktarmak için verdiği mücadele ile dikkat çekiyor.
Dökümcülük gibi köklü bir meslek dalı, geçmişten günümüze birçok değişimden geçmiştir. Özellikle son yıllarda gençlerin, fiziksel olarak hareket gerektiren ve yoğun emek isteyen zanaatlere yönelmemesi, bu mesleklerin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor. Nuri Usta, çırak bulmakta yaşadığı sıkıntıları şöyle dile getiriyor: “Artık işin ince detaylarını öğrenmek isteyen genç bulmak çok zor. Çoğu, bilgisayar başında çalışmayı tercih ediyor ve fiziksel işlerden kaçınıyor. Bu durum, zanaatımızın geleceğini karanlık bir noktaya götürüyor.”
Çırak bulmanın zor olmasının nedenlerinden biri de, toplumun klasik meslekler hakkındaki anlık algısıdır. Birçok genç, okuldan mezun olduktan sonra yüksek öğrenim tercih ederken, zanaat camiasında yer almak konusunda tereddüt ediyor. Özellikle aileler, çocuklarının üniversite kazanmasını istemekte ve el işlerine yönelmekten kaçınmaktadır. Bu geleneksel bakış açısının değişmesi gerektiğini vurgulayan Nuri Yıldız, meslek liselerinin ve çıraklık okullarının daha fazla desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.
Usta-çırak ilişkisi, birçok zanaatin temelini oluşturur. Bu bağlamda, kaybolmaya yüz tutmuş bilgiler, deneyimler ve teknikler sonraki nesillere aktarılır. Ancak, ustalar çırak bulamadıkça, bu değerli miras yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Usta Yıldız, “Bir çırak edindiğinizde, ona sadece işin tekniklerini öğretmekle kalmaz, aynı zamanda ona iş ahlakını, disiplinini ve bu mesleğe duyulan sevgiyi de aşılamanız gerekiyor. Ama ne yazık ki, bu düzende bunu gerçekleştirebilecek çırakları bulmak çok zorlaştı.” diyor.
Öte yandan, Nuri Yıldız gibi ustalar, zanaatlarını yaşatmak amacıyla sosyal medya ve diğer platformları kullanarak gençlere ulaşmaya çalışıyor. Gençlerin ilgisini çekmek için atölyelerde çeşitli etkinlikler düzenleniyor, burada hem pratiğe dayalı eğitimler verilmekte hem de zanaatın incelikleri paylaşılmaktadır. Bu tür etkinliklerin, özellikle gençleri zanaatlara yönlendirmede önemli bir rol oynayabileceğini düşündüğünü belirten Yıldız, faaliyetlerini sürdürebilmek adına daha fazla insanla bir araya gelmeyi umuyor.
Sonuç olarak, köklü zanaatların yaşatılabilmesi için, eğitim kurumları, aileler ve toplumun geniş kesimleri üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Geleneksel mesleklerin geleceği, gençlerin bu alanlara yönlendirildiği ve ustalarla bir araya getirildiği sürece daha aydınlık bir hal alabilir. Usta Nuri Yıldız, yaşadığı zorluklara rağmen mesleği yaşatmak için mücadele etmeye devam ediyor. Böylelikle, mesleğinin son temsilcisi olma tehlikesini göğüslerken, onunla birlikte bir dönem de yok olmaktan kurtulabilir.