Geçtiğimiz günlerde, bir üniversite yemekhanesinde yaşanan deprem anı, öğrencilerin ve personelin unutamayacağı anlar yaşamasına neden oldu. Sarsıntının dehşeti, herkesin aklında korku dolu anılar bırakırken, bazıları paniğe kapılırken, bazıları ise durumun ciddiyetine rağmen yemeklerini bırakmadı. Bu olay, kısıtlı bir süre içinde kaçış ve sadakat arasındaki ince dengeyi gözler önüne serdi. Burada yaşananlar, yalnızca doğal bir olayın merkezinde değil; aynı zamanda insan davranışlarının zengin ve çeşitli yönlerini de düşündürüyor.
Olayın yaşandığı gün, yemekhanede öğle yemeği saatinin yoğunluğu sebebiyle oldukça kalabalıktı. Bir anda meydana gelen şiddetli sarsıntı, herkesin kalp atışlarını hızlandırdı. Öğrenciler, yemeğin tadını çıkartırken, aniden başlayan depremle birlikte ortalık karıştı. Panik içinde halkalanan bazı öğrenciler hemen yemekhaneden fırladı. Ancak bazıları için bu durum, yemeklerini bırakma sebebi olmadı. Bunların başında gelen, yemeğine sıkı sıkıya bağlı bir öğrencinin durumu ise herkesin dikkatini çekti. O, başına gelen her şeye rağmen tabaklarındaki yemeği bırakmamayı tercih etti.
Paniğin ve korkunun üst düzeyde olduğu bu anlar, insanların olağanüstü durumlar karşısında sergiledikleri davranışları da gözler önüne seriyor. Belirli bir süre boyunca, herkes binecekleri yolun güvenli olup olmadığını sorgularken, bazı öğrenciler için ise öncelik yemeğin korunmasıydı. Yemekhanede yaşanan bu an, kişisel sabrın ve önceliklerin ne kadar farklı olabileceğinin önemli bir örneğiydi. Deprem anında hayatta kalmak, ilk instinct olarak kaçış fikrini ön plana çıkartsa da, bazı öğrenciler için besin kaynağının korunması ön plana çıkıyordu. Tutku, insanların hayatta kalma içgüdüsünden daha baskın hale gelebiliyor.
Eğitim kurumlarının, doğal afetlere karşı alınacak önlemlerin yanı sıra, bu durumlarla ilgili öğrencilere verilen bilgilendirme çalışmalarının arttırılması gerektiğini göstermektedir. Deprem anının ardından yaşanan olaylar, travmanın ardından gelen düzeltmeler ve yardım süreçlerinde de önemli bir rol oynamaktadır. Birçok insan, bu gibi durumlarla baş edebilme yetisini kazanarak, bilinçli bir şekilde hareket etme noktasında eğitilmelidir.
Sonuç olarak, yemekhanede yaşanan bu deprem anı, sıradan bir olay gibi görünse de, insan davranışlarının karmaşıklığını bir kez daha ortaya koydu. Herkesin neyin daha önemli olduğuna karar verme süreçleri, hayatta kalma içgüdüsü ve kişisel tercihler arasında değişkenlik gösteriyor. O gün, insanlar hem korku hem de cesaretle sınandılar; kimi kaçtı, kimi bayıldı, en azından birkaçı da tabaklarındaki yemeği bırakmadı. Bu anılar, zamanla unutulacak olsa bile, insanlık halleri açısından her zaman konuşulacak hikayeler arasında yer alacak.