Son dönemde Türkiye’de kapanan şirketlerin sayısındaki ciddi artış, ekonomik istikrarsızlığa dair kaygıları gündeme getiriyor. Ülkemizdeki iş dünyası, artan maliyetler, ekonomik belirsizlikler ve döviz kurlarındaki dalgalanmalarla başa çıkmakta zorlandığı bir süreçten geçiyor. 2023 yılı itibarıyla kapanan firma sayısı, son yılların en yüksek seviyelerine ulaştı. Bu durum, hem küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) hem de büyük şirketler için önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
İstatistiklere göre, 2023 yılının ilk çeyreğinde kapanan işletme sayısı, bir önceki yıla oranla %35 artış gösterdi. Yıldan yıla bakıldığında, 2022’de kapanan şirket sayısı da kayda değer bir artış göstermişti. Ancak 2023 ile birlikte yaşanan bu üst düzey artış, pek çok işletme sahibinin alarm zillerini çalmasına neden oldu. Ekonomik koşulların yanı sıra, artan vergiler ve giderler işletmeleri zor bir duruma itiyor.
Birçok işletme sahibi, yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki oynaklık ve genel ekonomik belirsizlikler sebebiyle maliyetlerini karşılamakta zorlandıkları için şirketlerini kapatma yoluna gidiyor. Bu durum, yalnızca iş sahiplerini değil, istihdam durumunu da olumsuz etkiliyor. İşgücü kaybı, başka sektörlerde de hissediliyor; çünkü kapanan her bir firma, birçok çalışanın işsiz kalması anlamına geliyor.
Türkiye’deki ekonomik sorunlar, özellikle KOBİ’lerin kapalı kalmasına yol açtığı için, bu tablonun uzun vadeli etkileri daha da derinleşebilir. Kapanan şirketlerin sektörel dağılımına bakıldığında, perakende, inşaat ve hizmet sektörü ön plana çıkıyor. Bu sektörlerdeki rekabetin artması ve kar marjlarının daralması, işletmeleri zor bir durumla karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca, işletmelerin kapandığı yerlerde meydana gelen işsizlik, yerel ekonomileri de olumsuz etkileyerek ekonomik daralmaya neden oluyor.
Hükümetin bu durumu göz önünde bulundurarak, önlemler alması gerektiği vurgulanıyor. Destek programları, vergisel kolaylıklar ve düşük faizli kredi seçenekleri gibi çözümler, firmaların ayakta kalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca girişimcileri desteklemek için geliştirilmesi gereken stratejiler, inovasyon merkezlerinin oluşturulması ve ulaşılabilir finansman kaynaklarının sağlanması da önem taşıyor. Bu tür önlemler, sadece mevcut firmaları kurtarmakla kalmayacak, aynı zamanda yeni girişimlerin hayata geçmesini de teşvik edecektir.
Sonuç olarak, Türkiye’de kapanan şirket sayısındaki artış, ekonomik dinamiklerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ekonomik istikrar için firmaların sürdürülebilirliğini sağlamak ve iş güvencesini korumak adına, hem hükümetin hem de toplumsal aktörlerin azami çaba göstermesi büyük önem taşımaktadır. Aksi halde, kapanan şirketlerin artışı, yalnızca günümüzde değil, gelecekte de birçok sorunu beraberinde getirebilir.
Türkiye’nin ekonomik anlamda daha güçlü bir noktaya gelmesi için; işletmelerin desteklenmesi, istihdamın artırılması ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Ekonomik verilerin sürekli takip edilmesi ve buna göre aksiyon alınması, Türkiye’nin geleceği için kritik bir rol oynamaya devam edecektir.