15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimi, Türkiye’nin tarihine bir dönüm noktası olarak kazındı. O gece meydana gelen olaylar, sadece politik bir krizin ötesinde; birçok insanın yaşamını, ailelerini ve geleceğini derinden etkileyen trajedilere yol açtı. Bu yazıda, o gece vücuduna kurşun isabet eden ve ardından 9 yıl boyunca yaşadığı acı dolu süreci anlatan bir hikaye üzerinden, 15 Temmuz'un bıraktığı derin yaraları ve etkilerini inceleyeceğiz.
15 Temmuz gecesi, ülke genelinde sokağa dökülen halk, demokrasiye sahip çıkmak için canları pahasına meydanlara indi. Akıncılar üssünde ve çevresinde yaşanan çatışmalar, pek çok insanın hayatına son vermenin yanı sıra, birçok kişiyi ağır yaraladı. Bu olayların ortasında yer alan, o gecede vücuduna kurşun isabet eden biri olarak, hayatımda yaşananları anmak istiyorum. 9 yıl geçmesine rağmen, o anların etkileri hala tam olarak silinmedi. Sürekli fiziksel ve psikolojik bir savaş vermek zorunda kaldım.
O geceden önce, işim, ailem ve geleceğimle ilgili planlarım vardı. Bir gecede, her şey alt üst oldu. Kendi halkına kurşun sıkan askerlerin hedefi oldum. Gecenin ortasında yaşadığım o tarifi imkansız acı, hem bedenimde hem de ruhumda derin izler bıraktı. Uzun süre hastanede yattım; fiziksel olarak onarım sürecim bir yana, bir birey olarak yeniden hayata adapte olmam gerekiyordu.
Kurşunun vurduğu yerden başlayan iyileşme süreci sadece fiziksel bulgularla sınırlı değildi. Rehabilitasyon, fizik tedavi seansları ve bir dizi cerrahiden geçtim. Ağrı, sadece fiziksel boyutu değil, psikolojik boyutu da bana çok şey öğretti. Neden ben diye sorarak geçirdiğim birçok gece, sabaha erişememek korkusuyla doluydu. O gece yaşananların yarattığı travma, yalnızca bedenimde değil, zihnimde de sarmal bir döngü oluşturdu.
Psikolojik destek almak zorunda kaldım. Terapistimle yaptığımız seanslar, olayın üstesinden gelmem için önemli bir adımdı. Zamanla hayatın değerini daha iyi anladım; kendimi tekrar inşa etmem gerektiğini fark ettim. 9 yıl boyunca yaşadıklarıma rağmen, hayata tutunma isteğim hiç azalmadı. Ailemin yanı sıra, destekleyici arkadaş çevrem de bu süreçte büyük bir rol oynadı. Yaşadıklarımı paylaşmanın, yükümü hafiflettiğini gördüm.
15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil; aynı zamanda Türkiye’deki pek çok insanın hayatında hissettikleri ve yaşadıkları ile bir felakettir. Her adımda, her nefeste bu geceye ait izler var. Şimdi, yalnızca geçirdiğim zor anları anmakla kalmayıp, geleceği nasıl şekillendirebileceğimi düşünmekle meşgulüm. Hayatımda bir şeyler eksik olabilir ama yeniden başlamayı öğrenecek kapasitem var.
O geceden bugüne dek, pek çok mücadele verdim; ama esaret altında bir ruh halinden kurtulmak ve yeniden eskiye dönmek mümkündür. Zamanla, yaşanan acıların ruhumda açtığı yaraları kapatmayı başardım. Bugün, kendi hikayemi başkalarına ilham vermek için paylaşıyorum; belki de benimkisi gibi binlerce hikaye vardır, ancak herkesin yolculuğu farklıdır. Şimdi, daha fazla insanın yurttaşlık ve demokrasi konusunda duyarlı olmasına yönelik bir çağrı yapmak istiyorum.
Sonuç olarak, 15 Temmuz, kökenleri derinlere uzanan bir acının, direnişin ve yeniden doğuşun simgesi olmaya devam ediyor. Bu gece, sadece kayıplarla değil, aynı zamanda direnişle ve yeniden inşa etme umuduyla dolu bir tarih parçası olarak hafızalarımızda yer alacak. İnsanlar, bu tür olaylardan ders alarak, Türkiye'nin geleceğinde daha güçlü bir duruş sergileyebilir. Geçmişe dönük acılarımızı unutamayız ama geleceği inşa etme irademiz tam olmalıdır.
15 Temmuz'un acı mirası, sadece bir hikaye değil; sorumluluklarımızın da bir sembolü. O gece bizlere düşen, yalnızca anıları yaşamak değil, aynı zamanda daha iyi bir dünya için mücadele etmektir.